Bir şarta bağlı olarak kurban kesmeyi adayan kişi, şart gerçekleşmesi halinde adağını ilk fırsatta yerine getirmelidir. Şarta bağlı olmayan adaklar ise herhangi bir vakitte yerine getirilebilir (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, IX, 481).06-Nov-2019

Adak en geç ne zaman yerine getirilmeli?

Adağın zamanı yoktur. Kişinin dileği olduğundan itibaren verdiği söz, üstünde borç olarak kalır.

Adak zamanında yapılmazsa ne olur?

Meydana gelmesi istenmeyen bir şarta bağlı olarak adakta bulunan şahısların, Allah'a verdiği bu sözde durması gerekir. Mesela “Bir daha içki içmeyeceğim, içersem bir ay oruç tutayım.” şeklinde adakta bulunma böyledir. Fakat istenmeyen şart gerçekleşirse, dilerse adadığı şeyi yerine getirir, dilerse yemin kefareti öder.

Adaklık akşam kesilir mi?

Kurban kesmenin akşam ya da gece şeklinde belirli bir saati bulunmamaktadır. Sabah ya da gece kesmek caiz kabul edilmektedir fakat gece kurban kesmek aynı zamanda da mekruh olarak sayılmıştır.

Adak kurbanı kesilirken başında durmak gerekir mi?

Kurban kesmekle yükümlü olan kişinin, keseceği kurbanı bizzat satın alması, kendisinin kesmesi veya kesilirken yanında bulunması- kurbanın sahih olması için – gerekli değildir. … Çünkü kurban malî bir ibadettir. Malî ibadetlerde vekalet caizdir.

Kan akıtmak adak sayılır mı?

Ev veya araba almak kan akıtmayı gerektirmez. Yani yeni bir ev ya da araba alındığında kurban kesmek gerekmez. Ancak bu konuda adak yapılmışsa adağın yerine getirilmesi gerekir. Örneğin ev alırsam ya da arabam olursa kan akıtacağım derse ve bunları alırsa, aldığında bu kanı akıtması gerekir.

Adak hangi gün kesilmez?

Adak kurbanının bir zamanı yoktur. İstenilen şeyin gerçekleşmesinden itibaren adak kurbanı kesilebilir. Kişi dileği olduğundan itibaren sözünü yerine getirmekle yani adak kurbanı kesmekle borçludur, yükümlüdür.

Adak kac gun icinde kesilmeli?

Bir şarta bağlı olarak kurban kesmeyi adayan kişi, şart gerçekleşmesi halinde adağını ilk fırsatta yerine getirmelidir. Şarta bağlı olmayan adaklar ise herhangi bir vakitte yerine getirilebilir (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, IX, 481).